Monday, April 4, 2011

Atatürk'ün Sanat Sevgisi





“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, çok farklı alanlarda zaferler kazanmış dünyanın sayılı liderlerindendir. Atatürk, milli mücadele yıllarında birbirinden değerli askeri başarılara imza atmıştır. Bu yıllarda kendine has savaş stratejileri ile dünyanın beğenisini kazanan Ulu Önder, milli mücadelenin başarıyla sonuçlanmasının ardından toplumsal hayata da önemli değerler katmayı başarabilmiştir.
Atatürk, sadece devlet adamlığı ve askeri kişiliğiyle değil, aynı zamanda medeni ve kültürel kişiliğiyle de Türk milletinin önündeki en güzel örnektir. Estetikten, kaliteden ve sanatın tüm dallarından büyük zevk alan Atamızın bu medeni kişiliği tüm hayatına yansımıştır. Büyük Önder, bulunduğu ortamlarda giyimi, bakımlı fiziği ve şıklığı ile, ne kadar ince ruhlu bir insan olduğunu her zaman göstermiştir. Kıyafetlerini seçerken her zaman çağdaş görünümlü, estetik değerlere uygun giysileri tercih etmiştir. Bugün bile seçtiği kıyafetler Türk halkı tarafından hayranlıkla izlenmekte ve modacılara ilham kaynağı olmaktadır.

Atamız cemiyet hayatını seven, sosyal ilişkilerde son derece başarılı bir insandı. İçindeki insan sevgisi, sıcak ve samimi konuşmalarından hissedilmiştir. Davetlerinde, engin görgüsü ve hoş sohbetleriyle dikkat çekmiştir. Büyük Önder, dost meclislerinde dönemin en ünlü sanatçılarını misafir etmiş, onlarla derin sohbetlerde bulunmuştur. Bu sohbetlerinde, şiirler okunmuş, edebiyattan, resimden bahsedilmiş ve Türk musikisinin değerli besteleri dinlenmiştir.
Büyük Önder, yaşadığı zor şartlarda bile bu kişiliğinden taviz vermemiştir. O'nun yerinde başka bir lider olsaydı, bulunduğu koşullarda estetiği, sanatı ve sanatçıları ikinci plana koyabilirdi. Ancak, Atamız dehasını birkez daha göstererek Türk Ulusunun kültürel alanda da gelişiminin şart olduğunu belirtmiş ve sanat alanında da birçok yeniliği getirmiştir.
Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından Türkiye’de yüksek bir medeniyet seviyesine ulaşılması hedefini yakalayan Atatürk, sanata verdiği önemle modern Türk sanatlarının öncüsü ve mimarı olmuştur.
Atatürk, Türkiye’nin yeniden yapılanma döneminde, milli kültürü yansıtan bir sanat anlayışının oluşması adına önemli adımlar atmıştır. Atatürk, sanatın Türk milleti için önemini şu veciz sözleri ile ifade etmiştir: “Güzel sanatlarda muvaffak olmak, bütün inkilaplarda başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda muvaffak olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.”
Atatürk sanat alanındaki atılımlarda öncelikli olarak mimariyi ele almıştır. Türkiye’nin modern bir mimarisinin olması için Almanya’dan şehir planlamacıları ve mimarlar getirtmiştir. Bu uzmanların yönlendirmeleri sonucu mimari alanda yeni bir yol çizilmesini sağlamıştır. Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı binaları bu dönemin ilk ürünleridir. Atatürk, Türk milletinin sahip olduğu en görkemli yapının milli birlik ve beraberliğin merkezi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin olması gerektiğini belirtmiş ve TBMM binasının güzel olması için gerekli tüm adımları atmıştır. Bu bina için yurtdışından özel mermerler dahi getirtilmiştir. Türk mimarlarına maddi ve manevi büyük destek veren Atatürk, bu yolla milli mimarlık akımının ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Mustafa Kemal Atatürk, Türk halkının güzel sanatların önemli kollarından resim ve heykeltıraşlıkta da ilerlemesi için bir takım faaliyetler gerçekleştirmiştir. Cumhuriyet döneminde tüm Türk ressamlarının, Cumhuriyet ve inkilapları resmetmelerini sağlayarak, milli birliğin sanat alanına yansıması hedefine ulaşmıştır. Tüm Türkiye’de heykel ve anıt dikilmesine başlanması da, onun getirdiği yeniliklerden biridir. Büyük Önder’in bu çalışmaları sonucu, Türkiye’de resim ve heykeltıraşlık önemli ölçüde gelişme kaydetmiştir.
Türk milletinin sanatsal geçmişine de sahip çıkan Atatürk, 1937 yılında Resim ve Heykel Müzesini açarak, Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemin sanatsal ürünlerini aynı çatı altında biraraya getirmiştir.
Türk müziği, Mustafa Kemal Atatürk’ün önem verdiği bir diğer konu olmuştur. İlk Türk operasının hazırlanması için ünlü müzisyen Adnan Saygun’u görevlendiren Atatürk, Cemal Reşit Rey’e de ilk konservatuarı kurdurmuştur. Türk müziğinin, akademik altyapısının da güçlü olması gerektiğine inanmış ve yurt dışında eğitim amacıyla genç Türk müzisyenleri göndermiştir. Bu müzisyenlerin geri dönüşlerinde ise Türkiye’ye dağılarak Türk müziğinin ve dolayısıyla Türk sanatının kalkınmasını sağlamıştır.
Bir konuşmasında şöyle demişti:
"Milletimizin güzel sanatlar sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür."
Atatürk Osmanlı'dan kalma Sanayii Nefise'yi imar ettirerek Güzel Sanatlar haline getirmiştir. Ayrıca burada yetişen bir çok sanatçıyı kendilerini geliştirmeleri için Avrupa'nın sanat merkezlerine göndermiştir. Resim, Heykel ve mimarlık bölümlerinden çok sayıda öğrenci Almanya, Avusturya ve Fransa'ya gönderilmiştir.
Ata'nın sanatçıya verdiği büyük değeri gösteren bir hatıra şöyledir: Daha devlet tiyatrosu kurulmamışken, İstanbul'dan gelen şehir tiyatrosu sanatçıları Ankara'ya gelerek o zamanki Türk ocağında temsiller verir. Atatürk de bu temsillerin birinde bulunur. ve sanatçıları Çankaya'ya davet ederek ağırlar. Hepsine ayrı ayrı iltifat eder. Ayrılma vakti gelince, Reşit Galip sanatçılara, Atatürk'ün elini öperek veda etmelerini söylediğinde, Ata'nın cevabı şu olur: "Hayır, sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür."

2 comments: